şanslı da olurum.

şansıma güvenmesem de şanslı olduğum günler olduğuna inanırım. şanslıyımdır çünkü; durağa gelir gelmez otobüs gelmiştir, montumun cebinde kalan bozuk paralar biletimi ödemem için yeterlidir. gün ilerlerken bunlarla yetinmem (eğer ki şanslıysam). deli yağmurlu bir ankara cumartesisinde kızılay'ın o dolgusu bozuk kaldırımlarına çok özensiz basmama rağmen ayaklarımın içini suyla doldurabilecek o su fışkırmaz çünkü tüm o sakar yapıma rağmen basmamışımdır oyunu bozucak kaldırıma. böylelikle yürüyüşüm tüm keyfiyle devam edebilir. radyoyu değiştirmemle aniden çıkan şarkıyı özlemiş olmamla birlikte radyonun tatlılığına hayran kalırım. yağmur devam ederken ben bir yorgunluk çayı içmek isterim, çayım biter ve kafeden çıktığımda yağmur da durmuştur. ah ne güzel. günün mutluluğunu tiyatroyla sonlandıracak iken ankaray da kullanmam gereken, çok eskilerden kalan, mont cebinde kıvrılan biletime haksızlık etmemiş ve sonuna dek kullanmamı sağlamıştır. hatta gittiğim oyuna hayran kalışımda parçaları tamamlar, mis gibi gündü
diyebilmem için.
işte olur bazen böyle..

Yorumlar

Popüler Yayınlar